17 Haziran 2009

Sanat tarihindeki en önemli buluş: Perspektif 2/2

The Ottoman Fleet Blockin... , by Nasuh Al-silahi Önceki yazımı okuduysanız eğer, geçmişte sanatçıların gördükleri ya da hayal ettikleri sahneleri hangi tekniklerle ortamlarına (kağıt, duvar,...) aktardıklarına değindiğimi hatırlarsınız. Figüratif mağara sanatından Helenistik mimarideki abartılmış 3 nokta perspektifi etkisinden bahsedip sanat tarihinde kısa bir yolculuk yaptık ve geçtiğimiz bin yıla geldik. Şimdi ise yolculuğumuza devam edip orta çağa ve Rönesans öncesi döneme bakıp devam edeceğiz.


Rönesans'a kadar sanatçılar, tarihteki öncüllerinin çalışmaları sayesinde perspektifin farkına varmışlardı. Ancak, görüntüyü resme aktarmak için birçok yöntem geliştirilmiş olmasına rağmen, bu yöntemler pek de başarılı değildi: fazla teoretiktiler ve uygulama açısından hiç pratik değillerdi.


Bu arada birçok sanatçı, solda gördüğünüz harita resmi örneğindeki gibi minyatür tarzda resimler yapmaktaydılar. Rönesans öncesinde, bu tarz, orta çağ avrupasında olduğu gibi doğu medeniyetlerinde de çoğunlukla uygulanmaktaydı. Bu sanat eserlerindeki temsil günümüzde kullanılan axonometrik çizim tekniği ile yapılmış resimleri andırır. Resimler sanki bir dev gözünden çizilmiş gibidir. Tabi ki bu tarzda perspektif kullanımı yoktu, bu nedenle çizgiler ufukta kavuşmaz, birbirlerine paraleldirler. Perspektif tekniği bulunduktan sonra bile özellikle doğu medeniyetlerinde bu teknik kullanılmaya devam edildi.


Pietro Perugino's usage of perspective in this fresco at the Sistine Chapel (1481–82) helped bring the Renaissance to Rome.Rönesans'ta sanatçıların neyle uğraştıklarına dönersek, yüzyıllardır arayışında oldukları perspektifin arkasındaki gizemi bulmaya çok yaklaşmış olduklarını görürüz.


Filippo Brunelleschi de çalışmalarını resime doğru bir şekilde aktarmayı bulmanın peşindeydi. Bu ünlü Rönesans mimarı henüz tamamlanmamış olan, tasarımını ve mühendisliğini yapmış olduğu Basilica di Santa Maria del Fiore (Duomo)'nun karşısında yer alan, geometrisi göreceli zor olan sekizgen yapıdaki vaftizhaneyi bir ayna yardımıyla çizer, ve çizgilerin ufukta kavuştuğunu görür. Perspektif kavramını anlamıştır. Aynayla geliştirdiği teknik teoretik olarak doğru olmasına rağmen uygulama açısından zordu. Objelerin derinliklerini doğru olarak verip, ancak yüksekliklerini vermiyordu. Yüksekliklerin gözle tahmin edilerek çizilmesi gerekiyordu.


Scene from Durer's "Cours..., by Albrecht Dürer Brunelleschi'nin buluşlarıyla perspektifle çizim yapmak gözde bir yöntem haline gelmişti. Çizgiler ufukta kavuşuyor, yükseklikleri gözle tahmin edilerek tamamlanıyordu. Hiç yoktan iyiydi. Bir süre sonra 1435'te, Leon Battista Alberti perspektif hakkındaki matematiksel açıklamasını yayınladı. Işık ışınlarını ve benzer üçgenleri kullanarak yükseklikleri hesaplamış ve problemi çözmüştü. Günümüzde kullandığımız perspektif çizim tekniğinin temelini oluşturmuştu.


Şimdi, sorabilirsiniz; "E, nolmuş? Bu söyledikleriniz perspektifi sanat tarihindeki en önemli buluş haline nasıl getiriyor?" Şu ana kadar başlığın ilgi çekmek için abartılmış olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Kabul ediyorum, ilgi çekici bir başlık seçmişim, ama bu yazıdaki perspektifin sanat ve de bilim tarihi için gerçekten önemli bir buluş olduğu konusundaki düşüncelerimde samimiyim. Nasıl en önemli buluş oluyor anlayalım:

Vitruvian Man, c.1492, by Leonardo da Vinci Perspektif çizim tekniğinin bulunuşu sanatta resim ve çizimden başka şeyleri de tetiklemiştir. Sonradan Amerika kıtasının keşfedilmesi, Galilei'nin dünyanın düz değil de küre olduğunun bulmasıyla perspektif insanlara göklerden izlenen yaratıklar olmadıklarını göstermiştir. Görsel koninin bulunuşu Rönesans insanına kendi bakış açılarının merkezinde durduklarını, ve kendi evrenlerinin de merkezinde olduklarını görmelerini sağlamıştır. Böylece, "evrensel insan" kavramı doğmuştur.

O dönemin "Evrensel İnsan" kavramı, insanları, yeni, açık, aydınlanmış bir bakışla çevrelerini görmeleri ve yeniden araştırmaları için dürtü oluşturmuştur. Görüşler ve entellektüel akıl rasyonelleşmişti. Kilise yerine bilgi kutsallaşmıştı.



Tabi bunların hepsi dönem için bir akımdı. Bunların hepsi perspektif sayesinde oldu diyemeyiz, ama perspektifin insanların düşünme tarzını değiştiren en önemli unsurlardan biri olduğunu kabul etmeliyiz. O dönemde insanların bilgiye erişebiliyor olmalarının heyecanı yaşanmaktaydı, ve bir insanın mükemmel olması için her konuda herşeyi biliyor olması bekleniyordu. Da Vinci, Brunelleschi, Michelangelo, Alberti,... bilim ve sanatta usta, ve dönemlerinin evrensel insanlarıydılar.

Cell structure 3D image by Ivan DinevKamera ve fotografın bulunuşuna kadar perspektif gerçekçi resimlerin betimlemesinde kullanılmıştır. Kameranın bulunuşu yine nasıl algıladığımızı değiştirmiştir. Sanatçılar bakış açılarını yine değiştirmişlerdir. Bu konu üzerinde derinlemesine daha sonra yazacağım.


Yakın döneme geldiğimizde on yıldan fazla bir süredir 3 boyutlu tasarım ve modelleme el çizimlerinin tahtını ele geçirmiştir. Artık algının gizemini çözmemiz değil, bilgisayar programlarının arayüzlerini çözmemiz gerekiyor. Ne gördüğümüzü yorumlamak dijital aletlerin görevi olmuştur, bu da bize bilgiyi almak ve dağıtmak için istasyonlarımızın olmasını sağlamıştır. Görüşümüz yine değişmiştir. İnsan hala kendi evreninin merkezinde durmaktadır, ancak merkeziyet ve bilgi dağılmıştır.


Zamanımızda nerede duruyoruz? Merkezde mi, dışarıda mı? İçinde mi, dışında mı? Evrensel insandan sonra nereye geldik? Dünyamızı nasıl algılıyoruz? Cevap bekleyen birçok soru var ama artık şu bir gerçek ki neyi gördüğümüz değil nasıl gördümüz önemlidir.


Daha fazla bilgi için okuyun:

Perspective (graphical) @ wikipedia
Perspective in Mathematics and Art
Perspective history @ museum of graphical art
Drawing Techniques @ about.com

Hiç yorum yok: