01 Temmuz 2009

Ekoloji dostu panellerle mekanlarınız canlansın!

3form tasarım

Dünyanın dört bir tarafından usta zanaatkarların ürettiği doğal malzemelerden yaratıcı ve özel ürünlerin iç mekanlarımızı süslediğini hayal edin. HunterDouglas tarafından piyasaya sunulan 3form ile bambu, ahşap, saz, çakıl, keten, yaprak, denizkabuğu hep şekil buluyor.
Tavan, güneş kontrolü, ve cepheler için ürettikleri yaratıcı ve çevreci çözümlerden sonra şimdi 3form ile ecolojik duyarlılıklarını daha ileri bir boyuta taşıdılar.

zanaatkarlar 3form'un Full Circle Program'ında, Hindistan, Kolombiya, Çin, Endonezya, Nepal ve Afrika'nın bazı bölgelerinde hammaddeler yerel zanaatkarlar tarafından işleniyor, ve bu üretimle hem yerel ekonomilerine katkıda bulunuyorlar, hem de tamamen organik olan bu ürünleri üretmiş olarak örnek bir tutumun parçası oluyorlar. Üretilen bu ürünler daha sonra 3form'un patentli ecoresin™ maddesiyle preslenerek panel haline getirilmektedir. Ecoresin™ ile paneller yangına dayanımda, UV korumasında, mukavementte yüksek teknik performansa kavuşuyor. Ayrıca kolay şekillendirilip boyutlandırılabilir olup, sınırsız tasarım seçeneği sunmasıyla birlikte her bütçeye uygun olması, kullanıcı ve tasarımcılar için tercih nedenidir.
ecoresin katman sistemi
Ecoresin™ panellerin dışında, 3form'un deniz kabuğu, saz ve yaprak fosilleri gibi organic malzemelerle preslenmiş cam ürünleri de mevcut. 3form'un, bir de masif panellere patentli renk infüzyonu teknolojisini uyguladıkları chroma™ serisi de var. Bu ürünler, yine teknik performansta oldukça kaliteli olmakla birlikte sürdürülebilir ve çevre dostu olma özelliklerini barındırmaktadır.

Bu kadar şekil, doku, renk ve boyut çeşitliliğinin yanısıra, 3form bize ürünlerinde isteğimize göre özelleştirme seçeneği de sunmaktadır. Kendi ürününüzü ihtiyacınıza göre belirleyebilir, tasarlayıp sipariş edebilirsiniz. 3form ayrıca bizlere, bu panellerin uygulanması için çeşitli çözümler de sunmaktadır.

Green is not a color
Yeşil bir renk değildir. Ne kadar doğru bir cümle! Yeşil bir durumdur, çevredir, sağlıktır, ruh halidir. Çevreye duyduğumuz duyarlılıktır. 3form bu duyarlılığa destek çıkıyor ve çevre dostu ürünlerin yanısıra, bu ürünlerin geri alınıp değerlendirilmesini sağlayan bir geri dönüşüm programı başlatmış durumda. Uygulamalarda artan, hasar gören, fire malzemeler toplanıyor, tamir edilip tekrar müsteri ile buluşturuluyor, ve böyle bu malzemelerin çöp olarak doğayı kirletmeleri önlenmiş oluyor.



3form her şekilde dost, onu şekillendiren zanaatkara, bize ve de çevreye. "Çevre dostu ürün" özel bir nitelik olmasa, ve diğer üretici firmaların da üreticinin bir ürünü pazara sunarken kriterlerine alması şart olan bir nitelik olması gerekmez mi? 3form ürünleri ile HunterDouglas bir adım attı ve eminim bu ürünler bizlere sunulacak yeni nesil ürünlere örnek olacaktır.

30 Haziran 2009

Perspektif çizimin temeli

Perspektif tekniği ile çizim yapmayı öğrenmek sancılı bir süreç olarak algılanılır. Bu yazıdaki amacım bu önyargıyı değiştirmek. Nasıl mı? Önce perspektifin temelini, ve geometrik açıdan perspektifin nasıl işlediğini anlamalısınız.

Perspektif çizimiyle uğraşırken kendinizi rahat hissetmek için öncelikle, ve öncelikle bir kişinin, bir geometriye ya da geometrik olarak soyutlandırılabilir nesnelerden oluşan bir sahneye, belirli bir açı ile baktığını unutmamalısınız. Şimdi perspektif terminolojisine aşina olmak için ve konunun esasını daha iyi anlamanız için, bir benzetme ile durumu anlatayım sizlere. Farzedin ki bir sahnenin fotografını çekmek istiyorsunuz. Nelere ihtiyacınız var? Fotograf makinasına (göz - bakış açısı), nesnelere (sahne), ve ışığa (yardımcı çizgiler). Bu malzemelerin sonucunda da fotograf (resim düzlemi) elde ederiz.

perspektif kurgusu
Perspektifi anlamak için ele alacağımız en önemli unsurlar bakış açısı (göz), görsel bilgiyi gözümüze taşıyan ışık ışınları (yardımcı çizgiler), kaçış noktaları, zemin seviyesi ile başlangıç ekseni, ve resim düzlemidir.

Bakış açısı: Bu durduğumuz noktayı ve baktığımız yönü, açıyı temsil eder. Aynı zamanda ışık ışınlarının toplandığı noktadır. Gözlemci sahne bilgisini bu noktadan okur.

Başlangıç Ekseni: X,Y grafiklerini çizdiğiniz matematik derslerinizi hatırlayın. X ve Y değerlerinin sıfır olduğu Başlangıç (orijin)eksenleri vardı. Bu eksen de yine aynı mantıkta. Perspektifimizi matematikteki grafikler gibi bu eksenler üzerine kurarız. Aslında bizim perspektifteki eksenler 3 boyutlu ve resim düzlemi'nin ortasına 2'ye bölecek şekilde üzerine oturturuz.

bakış açısıResim Düzlemi: Bu nihai perspektif resmimizi temsil eden tamamen hayali bir düzlemdir. Sahneden gelen yardımcı çizgilerin yansıtılması için kullanılır. Aslında sahnenin görselini yakalayan bir araçtır.

Yardımcı Çizgiler: Bu çizgiler, sahneden renk ve geometri bilgisini göz'e taşıyan ışık ışınlarını temsil ederler. Resim düzlemi ile kesiştirilerek kağıdımıza aktaracağımız perspektifin görüntüsü elde edilir. Hayali çizgi de denilen bu çizgileri nihai resmimizde görmeyiz.

Göz Seviyesi: Genelde, eğer dosdoğru karşıya bakıyorsak, -aşağıya ya da yukarıya değil- ufuk çizgisi ile aynı hizaya denk gelir. Gözlerinden sahneye odaklanmış ışınlar gönderen bir hayali kahraman olduğunuzu hayal edin. Işınların hizası göz hizanızı veriyor olacaktı. Eğer yukarı ya da aşağı bakarsanız da açılı olacaktı göz seviyeniz. Tabi o zaman da ufuk çizgisine denk gelmeyecekti.

üst görünüşUfuk Çizgisi: Sahnenin derinliğinde yeralan vaziyetin silüetidir. Göz seviyesi'nden farklı olduğu halde zemine paralel bakıyorsak aynı alınabilinir. Ufuk çizgisine genelde 1 ve 2 noktalı perspektifte kaçış noktaları konumlandırılır.

Zemin Seviyesi: Bu seviye resim düzlemi'mizin zemine oturduğu seviyedir. Zeminin yatayda düz olduğunu varsaymamız gerekmektedir. Zeminimiz düz değil ise, ya objelerden birinin yere değdiği bir noktadan hayali bir
zemin hizası çizeriz, ya da basamak var ise basamaklardan birini zemin seviyesi alırız.

Sahne: Perspektifimizde resmetmeyi planladığımız nesnelerden oluşan kompozisyondur. Bu nesneler organic ya da insan yapımı olabilir, bu farketmez. Burada sadece hatırlamanız gereken, sahneyi daha kolay algılayıp çizmek için geometrik şekillere soyutlamamız gerekmesidir.

yan görünüş>Kaçış Noktaları: Tam da en önmeli şeylerden birisini unutmak üzereydim ki aklıma geldi neyse ki. Perspektifteki nesnelerimiz çizimde ve gerçek bakışımızda bu noktalara doğru çekilme meyilindedirler. gerçek şudur ki her birbirine paralel olan çizgiler grubu ayrı bir kaçış noktasına gider. Normalde sahnelerimiz ortografik (kutu gibi şekillerden oluşan) olduğu için 1 ya da 2 kaçış noktamız olur. Diyelim ki 4 ayrı paralel çizgi grubundan oluşan daha complex bir sahnemiz olsaydı 4 ayrı kaçış noktamız olurdu. Bazen sahnelerimizde bu tip ortografik olmayan (kutu gibi olmayan) nesneler olduğunda bunları var olan kaçış noktalarımıza göre soyutlarız ki, daha fazla kaçış noktası koyarak çizimimizi karmaşıklaştırmayalım.

Artık ana terimleri biliyoruz, ve başlamaya hazırız. Ancak sizlere bahsetmem gereken bu terimler kadar önemli birkaç konu daha var. Her zaman çizmeye başlamadan önce sahneyi gözlerinizde canlandırın. İşiniz çok daha kolay olacaktır. Canlandırırken de, bir fotograf makinesi ile resim çekiyormuş gibi düşünmeye çalışın, daha önce de belirttiğim gibi. Yine hayal ederken farklı açılardan sahneye baktığınızı düşünün ki daha doğru bir perspektif çizimi olsun. Üst ve yan görünüşleri kullanmanız gerekir ki yardımcı çizgilerin resim düzlemini nerelerde kestiğini görebilesiniz. Bu konuda daha detaya girmeyeceğim, sonraki yazılarımda daha detaylı açıklama bulacaksınız.

Toparlamak gerekirse, sahneyi iyice algılayıp doğru aktarmak için, gözlerinizde canlandırmanız şart. Yine söylüyorum, sahneyi kağıda aktarmak için geometrik şekillere soyutlamanız da işinizi çok kolaylaştıracaktır. Bu çizgiler, noktalar ve düzlemlerin hayali olduklarını ve soyutlama amaçlı kullandığınızı unutmayın.
Eğer aklınızda canlandırma konusunda ve çizimde yeterince iyi iseniz, teknik çizime girmeden de başarılı perspektifler çizebilirsiniz. Ancak, yine de temel bilgileri kavramanın her zaman için çizime faydası olacaktır.

Bir sonraki yazımda tek noktalı perspektif'i anlatıyor olacağım. Aynı zamanda buradaki bilgileri çizim yaparken nasıl kullanacağımız konusuna da giriş yapmış olacağız.

17 Haziran 2009

Sanat tarihindeki en önemli buluş: Perspektif 2/2

The Ottoman Fleet Blockin... , by Nasuh Al-silahi Önceki yazımı okuduysanız eğer, geçmişte sanatçıların gördükleri ya da hayal ettikleri sahneleri hangi tekniklerle ortamlarına (kağıt, duvar,...) aktardıklarına değindiğimi hatırlarsınız. Figüratif mağara sanatından Helenistik mimarideki abartılmış 3 nokta perspektifi etkisinden bahsedip sanat tarihinde kısa bir yolculuk yaptık ve geçtiğimiz bin yıla geldik. Şimdi ise yolculuğumuza devam edip orta çağa ve Rönesans öncesi döneme bakıp devam edeceğiz.


Rönesans'a kadar sanatçılar, tarihteki öncüllerinin çalışmaları sayesinde perspektifin farkına varmışlardı. Ancak, görüntüyü resme aktarmak için birçok yöntem geliştirilmiş olmasına rağmen, bu yöntemler pek de başarılı değildi: fazla teoretiktiler ve uygulama açısından hiç pratik değillerdi.


Bu arada birçok sanatçı, solda gördüğünüz harita resmi örneğindeki gibi minyatür tarzda resimler yapmaktaydılar. Rönesans öncesinde, bu tarz, orta çağ avrupasında olduğu gibi doğu medeniyetlerinde de çoğunlukla uygulanmaktaydı. Bu sanat eserlerindeki temsil günümüzde kullanılan axonometrik çizim tekniği ile yapılmış resimleri andırır. Resimler sanki bir dev gözünden çizilmiş gibidir. Tabi ki bu tarzda perspektif kullanımı yoktu, bu nedenle çizgiler ufukta kavuşmaz, birbirlerine paraleldirler. Perspektif tekniği bulunduktan sonra bile özellikle doğu medeniyetlerinde bu teknik kullanılmaya devam edildi.


Pietro Perugino's usage of perspective in this fresco at the Sistine Chapel (1481–82) helped bring the Renaissance to Rome.Rönesans'ta sanatçıların neyle uğraştıklarına dönersek, yüzyıllardır arayışında oldukları perspektifin arkasındaki gizemi bulmaya çok yaklaşmış olduklarını görürüz.


Filippo Brunelleschi de çalışmalarını resime doğru bir şekilde aktarmayı bulmanın peşindeydi. Bu ünlü Rönesans mimarı henüz tamamlanmamış olan, tasarımını ve mühendisliğini yapmış olduğu Basilica di Santa Maria del Fiore (Duomo)'nun karşısında yer alan, geometrisi göreceli zor olan sekizgen yapıdaki vaftizhaneyi bir ayna yardımıyla çizer, ve çizgilerin ufukta kavuştuğunu görür. Perspektif kavramını anlamıştır. Aynayla geliştirdiği teknik teoretik olarak doğru olmasına rağmen uygulama açısından zordu. Objelerin derinliklerini doğru olarak verip, ancak yüksekliklerini vermiyordu. Yüksekliklerin gözle tahmin edilerek çizilmesi gerekiyordu.


Scene from Durer's "Cours..., by Albrecht Dürer Brunelleschi'nin buluşlarıyla perspektifle çizim yapmak gözde bir yöntem haline gelmişti. Çizgiler ufukta kavuşuyor, yükseklikleri gözle tahmin edilerek tamamlanıyordu. Hiç yoktan iyiydi. Bir süre sonra 1435'te, Leon Battista Alberti perspektif hakkındaki matematiksel açıklamasını yayınladı. Işık ışınlarını ve benzer üçgenleri kullanarak yükseklikleri hesaplamış ve problemi çözmüştü. Günümüzde kullandığımız perspektif çizim tekniğinin temelini oluşturmuştu.


Şimdi, sorabilirsiniz; "E, nolmuş? Bu söyledikleriniz perspektifi sanat tarihindeki en önemli buluş haline nasıl getiriyor?" Şu ana kadar başlığın ilgi çekmek için abartılmış olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Kabul ediyorum, ilgi çekici bir başlık seçmişim, ama bu yazıdaki perspektifin sanat ve de bilim tarihi için gerçekten önemli bir buluş olduğu konusundaki düşüncelerimde samimiyim. Nasıl en önemli buluş oluyor anlayalım:

Vitruvian Man, c.1492, by Leonardo da Vinci Perspektif çizim tekniğinin bulunuşu sanatta resim ve çizimden başka şeyleri de tetiklemiştir. Sonradan Amerika kıtasının keşfedilmesi, Galilei'nin dünyanın düz değil de küre olduğunun bulmasıyla perspektif insanlara göklerden izlenen yaratıklar olmadıklarını göstermiştir. Görsel koninin bulunuşu Rönesans insanına kendi bakış açılarının merkezinde durduklarını, ve kendi evrenlerinin de merkezinde olduklarını görmelerini sağlamıştır. Böylece, "evrensel insan" kavramı doğmuştur.

O dönemin "Evrensel İnsan" kavramı, insanları, yeni, açık, aydınlanmış bir bakışla çevrelerini görmeleri ve yeniden araştırmaları için dürtü oluşturmuştur. Görüşler ve entellektüel akıl rasyonelleşmişti. Kilise yerine bilgi kutsallaşmıştı.



Tabi bunların hepsi dönem için bir akımdı. Bunların hepsi perspektif sayesinde oldu diyemeyiz, ama perspektifin insanların düşünme tarzını değiştiren en önemli unsurlardan biri olduğunu kabul etmeliyiz. O dönemde insanların bilgiye erişebiliyor olmalarının heyecanı yaşanmaktaydı, ve bir insanın mükemmel olması için her konuda herşeyi biliyor olması bekleniyordu. Da Vinci, Brunelleschi, Michelangelo, Alberti,... bilim ve sanatta usta, ve dönemlerinin evrensel insanlarıydılar.

Cell structure 3D image by Ivan DinevKamera ve fotografın bulunuşuna kadar perspektif gerçekçi resimlerin betimlemesinde kullanılmıştır. Kameranın bulunuşu yine nasıl algıladığımızı değiştirmiştir. Sanatçılar bakış açılarını yine değiştirmişlerdir. Bu konu üzerinde derinlemesine daha sonra yazacağım.


Yakın döneme geldiğimizde on yıldan fazla bir süredir 3 boyutlu tasarım ve modelleme el çizimlerinin tahtını ele geçirmiştir. Artık algının gizemini çözmemiz değil, bilgisayar programlarının arayüzlerini çözmemiz gerekiyor. Ne gördüğümüzü yorumlamak dijital aletlerin görevi olmuştur, bu da bize bilgiyi almak ve dağıtmak için istasyonlarımızın olmasını sağlamıştır. Görüşümüz yine değişmiştir. İnsan hala kendi evreninin merkezinde durmaktadır, ancak merkeziyet ve bilgi dağılmıştır.


Zamanımızda nerede duruyoruz? Merkezde mi, dışarıda mı? İçinde mi, dışında mı? Evrensel insandan sonra nereye geldik? Dünyamızı nasıl algılıyoruz? Cevap bekleyen birçok soru var ama artık şu bir gerçek ki neyi gördüğümüz değil nasıl gördümüz önemlidir.


Daha fazla bilgi için okuyun:

Perspective (graphical) @ wikipedia
Perspective in Mathematics and Art
Perspective history @ museum of graphical art
Drawing Techniques @ about.com

10 Haziran 2009

Sanat tarihindeki en önemli buluş: Perspektif 1/2

Uzun zamandır "perspektif" hakkında yazmak istiyordum, ve bu konu ile tekrar haşır neşir olmanın sanırım zamanı geldi çattı. Tekrar diyorum çünki bu konu hakkında ders verdiğim zamanları hatırlıyorum da epey geçmiş üzerinden. Perspektifin tarihiyle ilgili bir tanıtım yaptıktan sonra, sizlere teknik ve serbest el perspektif çizim tekniklerini anlatacağım. Korkmayın işin tekniğini anlaması kolay olsun diye basitçe anlatacağım. Ayrıca ileride sizlere bilgisayar sunumuyla ilgili de modelleme ve bezeme (render) tekniklerini anlatmayı planlıyorum. Ama önce işin adabını öğrenelim ve perspektif nereden gelmiş ve nasıl sanata adapte olmuş anlayalım.

Sanatçının niyeti her zaman için, düşüncelerini, fikirlerini ve yaratıcılığını iletmek olmuştur. Bazen bu niyet, sonraki nesillere iletilmesi için tarihi bir olayı tasvir etmek, bazen de eğitici, bazen de sırf güzel bir eser üretmek olabilir. Hepsinde ortak olan şey, sanatçının düşüncelerini sanatçının anlaşılma isteğidir. Anlaşılabilir eserler üretmek için de, tarih boyunca sanatçı her zaman tekniğini geliştirmiştir.
Cave paintings in Lascaux, France, circa 14,000 BC
Sanat eserlerini nasıl çizildiklerine göre incelersek, perspektif çizim tekniğinin bulunmasından önceki resimlerin, sonraki resimlerden çok farklı olduklarını göreceksiniz.
Perspektif öncesi resimler ve çizimler genelde daha 2 boyutludur ve derinlik hissini pek vermezler.

Buna örnek olarak mağara resimlerini gösterebilirim. Renk konusunda zengin olabilir bu resimler ancak gerçekçi betimleden ziyade figüratif temsilden öteye pek gitmezler. Bazen, yukarıdaki Lascaux'da bulunan mağaradaki gibi, bu resimlerde gölge kullanımı görülebilir. Yaklaşık M.Ö. 14,000 bin yılında yapılmış bu resimdeki atın göbeği bize derinlik hissi vermesi için daha koyu bit tona boyanmıştır. Ancak çizim yine de düz olmaktan yani 2 boyutlu görünmekten kurtulamamıştır.

A wall painting from the tomb of an ancient Egyptian nobleman named Nebamun. The tomb was built circa. 1400 B.C. and is near Thebes.Antik Mısır Sanatındaki eserleri incelediğimiz zaman sanatçının kullandığı, biraz çarpık, farklı
bir teknik gözümüze çarpar. Bu dönemin eserlerinde sıkça görülen bu resim tekniği çok ilginçtir. İlginç olan şey, solda görebileceğiniz Nebamon'un mezarındaki duvar resimlerinden örnekteki gibi, tek bir insan figüründe farklı duruşların birleştirilip resmedilmesidir. Resmedilen figür ava çıkmıştır ve av için hareket halindedir. Hareket halindeyken üst gövdesini ve sol kolunu önden, bacaklarını ve yüzünü yandan, sağ kolunu ise tuhaf bir şekilde arkadan görmekteyiz. Bu dönemde yaygın olan bu resmetme biçimi neden kullanılmaktaydı? Sanatçının niyeti neydi? İnsanları bu şekilde mi görüyorlardı? Sanmıyorum. Belki de sanatçının niyeti birden çok hareketi tek bir figürde toplamaktı, ve böylece karikatürvari çarpık insan resimleri çıktı ortaya. Bilemeyiz. Ancak perspektif bilgisi açısından düşünürsek şunu söyleyebiliriz: ya perspektif bakışının farkında değillerdi ya da kullanma tekniğini bilmiyorlardı.
Doric Order, Temple of Zeus, by J. Buhlmann
Eski Mısır'daki gibi sanattaki kadar görme biçimlerini başka medeniyetler de sorgulamıştır. Bunlardan biri de Antik Yunan'dır. Antik Yununlıların bilim ve teknolojide nasıl ileri bir medeniyet olduklarını çoğumuz biliyoruz. Her alanda o dönem için şaşırtıcı derecede ileri teknolojik keşif ve icatlar kullanılıyordu. Görme ve perspektif konusunda da durum farklı değildi. Ancak, Hellenistik dönemde bu sefer resim tekniği değil mimariye bakacağız.

Antik Yunanlılar görme, ve perspektifi iyi biliyorlardı. Perspektif tekniğini çizimlerde kullanmadılar. Bunun yerine farklı bir yola gidip yapılarını daha heybetli göstermek niyetiyle görsel ilüzyonlar tertiplemişlerdir. Bu ilüzyon hilesiyle yapılarının olduklarından farklı görünmesini sağladılar.

Yunanlılar yapılarını belli stillerde tasarlarlardı: Dorik, İyonik ve Korint. Erken Hellenistik dönemin sık kullanılan stili olan Dorik, oran olarak kalın hatlara sahipti, Korint ise en narin olan stildi. Dorik stilin kalın hatlarından faydalanarak, özellikle kolonları üst kısımlara doğru incelterek 3 nokta perspektif etkisi veriliyordu. 3 nokta perspektif (bu konuyu sonraki yazılarımda detaylı anlatacağım) yüksek binalara aşağıdan baktığımızda gördüğümüz daralmadır. Yunanlılar bu yukarıya doğru daraltma tekniğini kullanarak suni bir perspektif etkisi katmışlar ve binaların olduklarından daha heybetli görünmelerini sağlamışlardır.
The Parthenon, Acropolis,..., photo by Grayce Roessler

Entasis
Antik Yunanlılar daha da ileri gidip başka görsel hilelere de başvurmuşlardır, yapılarını güzelleştirmek uğruna. Yapıların kolonlarına hafif bir kavis vererek bombeli görünmelerini sağlamış ve gözümüzün bize verdiği kavisli görüntüyü düz göstermeyi amaçlamışlardır. Gözümüzün gördüğü kavis balık gözü etkisi benzeridir ancak çok daha belirsizdir, ve normalde bunu fark etmeyiz. Eğer dikkatli bakarsanız, düz alanları hafif bir kavisle görür, yüksek yapıları sanki ortadan sıkılmış gibi algılarız. İşte bu sanki ortadan sıkılmış gibi duran kolanlar için Yunanlılar bombe katı tersine görüntüyü etkilemişlerdir.

Antik Yunanlılar Hellenistik dönemde perspektifin kesinlikle farkındaydılar, çok daha başka şeylerin farkında oldukları gibi. Ancak tekniğini gördüğümüz gibi kısıtlı şekilde kullanıyorlardı. Çizim tekniği olarak kullanmayı keşfetmemişlerdi ama önemli bir adım atmışlardı.

Tabi siz hala konunun neden sanat'taki en önemli buluş olduğunu merak ediyorsunuz. Sanat nasıl Perspektif'e kavuştuğunu ve nasıl etkiler doğurduğunu öğrenmek için bir sonraki yazımı beklemeniz gerek. Devamı gelecek...



Daha fazla bilgi için okuyunuz:
Perspective (graphical) @ wikipedia
Perspektif @
wikipedia
Perspective in Mathematics and Art
Perspective history @
museum of graphical art
Drawing Techniques @ about.com

27 Mayıs 2009

Sürdürülebilir Mimarlığa Doğru

Courtesy of kit1578@http://www.sxc.hu/
Bir yapı tasarlarken genelde mimarlar yapının anahtar teslimi açılışına kadarki maliyetlerini araştırmaya ve sunmaya doğru itilirler. Bu mimarların görevidir zaten. Yatırımcılar da haklı olarak, bir yapının para çevirmeye başlayıncaya kadar ceplerinden ne kadar para çıkacağı ile ilgilenirler. Halbuki, yönetim maliyetlerinin en az inşaat maliyetleri kadar yüklü olacağının gerçeği çoğu yatırımcının gözünden kaçar. Mimarın görevi ve yönetim maliyetlerini düşünerek binanın sürekliliğini sağlamak konusunda adımlar atmak ve bunu ilgili kişilere anlatmaktır. Bu konuyu daha iyi anlamak için öncelikle sürdürülebilirliği daha iyi anlamalıyız.

Sürdürülebilirlik nedir?
Bu soru çok önemli bir sorudur. Cevabı hergün karşılaştığımız çevresel problemlerin çarelerine işaret eder. Hava, su, ses kirlilikleri, su ve yiyecek sıkıntıları, hayvanların ve bitkilerin türlerinin yok olması,... vs. bizim dikkatimizden kaçsa da hergün yaşadığımız sıkıntıların önemli bir kısmıdır. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, aldığımız gıdalar, tükettiğimiz enerji ve iletişim ve eğlence aracı olarak kullandığımız nesneler olmadan yaşayamıyoruz. Hayatımızı sürdürmek için ihtiyaç duyduğumuz şeyler acaba yaşam kalitemize gerçekten katkıda bulunuyorlar mı? Bu gerçek hakkında bazılarımız duyarlı çoğumuz duyarsız davranıyor. Duyarlı olmayan çoğunluğumuzun ise umursamama nedenleri genelde vakitsizlik, ve bu konulara zaman ayıramamak. Bu, konuşulması gereken başka bir sorunu teşkil etmekle beraber, çözülmesi gereken önemli bir konudur. Sadede gelirsek, sürdürülebilirlik hakkında bir anlayış yaygınlaşmakta ve ne kadar erken bir es verip, daha kaliteli, verimli ve bencil olmayan bir yaşam için durup küresel bakış açısı geliştirirsek o kadar iyi.
Sağlıklı ortamlarda yaşayabilmek için dengeye ihtiyacımız var. Tüketimlerimizi doğanın bize sağladıkları ile dengelemeliyiz. Tükettiğimizden fazla üretim ya da üretimden fazla tüketim olmamamalı. Dengeyi ya da sürdürülebilirliği sağlamak için doğanın bize sunduğu sınırsız kaynakları daha çok kullanmalı, sınırlı kaynaklar konusunda hassas olmalı ve daha az atık üretmeliyiz. Doğanın dengeye ihtiyacı var ve dolayısıyla bizim de.


Courtesy of createsima@http://www.sxc.hu/Örnek vermek gerekirse; solar paneller sayesinde güneş enerjisinden ya da türbinler sayesinde rüzgar enerjisinden faydalanılabilir, böylece yer yüzündeki sınırsız enerji kaynaklarından faydalanmış oluruz. Ayrıca bunu yerinde, binalarımızda, arazilerimizde yaptığımız zaman ulaştırma bedeli olmayacağından maliyet de ucuza gelmiş olacaktır. Yaşam ortamımızda bitki yetiştirilmesi oluşan zararlı gazların ve fazla radyasyonun etkisini azaltacaktır. Böylece HVAC (Isıtma, havalandırma ve soğutma) maliyetleri azalacak ve mekanımızı estetik açıdan daha cazip kılacaktır. Hem maddi hem manevi kazanç elde edilmesi söz konusu. Çok daha fazla örnek verilebilir bu konuda, ancak, önemli olan ana fikri korumaktır: sürdürülebilirlik, mimaride her zaman düşünülmesi ve uygulanması gereken bir etkendir. Özellikle, zamanımızda, bizi radyasyona, toksik havaya ve sentetik malzemelere maruz bırakan, hızla çoğalan camdan kuleler ve izole, boğucu mekanlar varken.

Binalarımızda sürdürülebilirliği sağlamak ve yönetim giderlerimizi azaltmak için bir çok yöntem vardır:

  1. Güneş panelleri fiyatları uygun ve kolayca uygulanabilir olduklarından en yaygın kullanılan ve bilinen çevreci enerji dönüşüm araçlarından biridir. Akdeniz bölgesinde, özellikle güneşin çok olduğu yerlerde su ısıtmak için yaygın olarak kullanılmaktadır.

  2. Güneş panelleri ayrıca elektrik enerjisi üretimi için de kullanılabilir. Ancak bu uygulama su ısıtımı için kullanılmasından daha pahalıdır.

  3. Rüzgar türbinleri rüzgarlı alanlarda kullanılabilir. Böyle bir bölgede yaşıyorsanız niçin bu sınırsız enerji kaynağından faydalanmayasınız.

  4. Organik, çevreye duyarlı malzemeler, mekanınızın nefes almasını sağlar. Fazla radyasyon ve zararlı bileşenler üreten sentetik malzemeler kullanmak yerine neden zararlı şeyleri abzorbe eden organik malzemeler kullanmayalım? Piyasada hem içmekana hem dış cepheye uygun, boyadan cephe kaplamaya, halıdan ahşaba çok çeşitli ürün mevcut. Sağlıklı bir ortam yaratmak istiyorsanız, sadece araştırmak, temin etmek ve uygulamak gerekli.

  5. Sürdürülebilir tasarım, mimari için en önemli unsurlardan biridir. Mekanik havalandırma araç-gereçleri yerine neden bir havalandırma bacasını hem estetik hem fonksiyonel bir unsur olarak tasarıma eklemeyelim? Güneş panellerini çatıya yapıştırmak yerine niçin bir cephe ya da çatı kaplamasına entegre etmeyelim?

  6. Atık yönetimi, atık miktarının geldiği korkutucu boyutlardan dolayı elzem hale gelmiştir. Atık öğütme makineleri lokal boyutta bu konuda yardımcı olmaktadır. Ayrıca geri dönüşümlü cam ve kağıt kullanmak da yapılabilecek şeyler arasındadır. Plastik gibi sentetik ürünler yerine cam, ahşap ya da selüloz kullanmak olumlu adımlardan birisidir. Plastik poşetler yerine eski alışveriş filelerinden anne-babalarımızın kullandığı gibi yine kullanmaya başlamak da yapılabilinecek en basit şeylerden birisidir.

  7. Sosyal Sürdürülebilirlik, mimaride yaşamın sürdürülebilir olması için gerekli bir unsurdur. İnsanların zorunluluktan mekanlarımızı kullanmaları yerine tasarımlarımızda, mekanlarımızda bulunmaktan zevk almalarını hedeflemeliyiz. Radyasyon yuvası akvaryumlar yerine neden deneyimlemekten zevk alacağımız çalışma ortamlarımız olmasın? Mekanik havalandırma ile havası kurumuş, yapay bitki dolu kapalı kutu şeklindeki alışveriş merkezleri yerine içinde bitkiler ve güneş ışığı ile donatılmış, açık hava ile içiçe bir mekan daha cazip değil midir? Bir mekanda bulunmak zevk vermeli, ancak böyle sürdürülebilir olabilir.

  8. Günümüzde bir çok insan organik bitkilendirmeye ilgi duymaktadır. Yediğimiz sebze ve meyvelerin eski tatları kalmamıştır. Pencere önleri, çaltılar, teraslar bitkilendirme için uygun yerlerdir. İçmekanınızda yeşil köşe yaratın, hem ortam renklensin hem havanın temizlemesine fayda olsun.

  9. Yapı yenilemesi (renovasyon) yapılarak da ayrıca çevresel ve lokal sürdürülebilirliğe katkı sağlanabilir. Eski ve işlevini kaybetmiş bir yapının yenilenerek sürdürülebilirlik sağlanması, hem kendi değerine hem de çevreye katkı sağlayacaktır.

  10. Aynı şekilde, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması için yerel yönetimler ve belediyeler tarafından çok şey yapılabilir ve yapılmalıdır da. Atık yönetimi, su ve enerji geri dönüşümü yapılması, yapabileceğimiz şeylerden sadece bazılarını teşkil eder. Yerel yönetimler, ayrıca bu konuda yönetmelikler oluşturarak insanları sürdürülebilir yaşam konusunda yönlendirebilirler.

The Gherkin Sürdürülebilir Mimari Örnekleri:

The Gherkin

Sino-Italian Ecological Energy Efficient Building

Recycling historical buildings

Finca El Retorno, Ecological Refuge, Guatape

An ecological community

Courtesy of xymonau@http://www.sxc.hu/
Doğal yaşama dönmek için şehrin kargaşasından kaçan insanların sayısı günbegün artmaktadır.
İnsanlar çevre kirliliğinden, sentetik ortamlardan ve tüketmekte kararsız kaldıkları ilaçlı ve genetik deformasyona uğramış tarım ürünlerinden uzaklaşarak, sağlıklı olduklarından emin oldukları ürünler tüketerek, güven dolu bir yaşam sürdürmek istiyorlar. Yeni yeni popüler olan eko-turizmi olgusu da bu sağlıklı, zehirlenmemiş rüya yaşamından kesitler sunar insanlara. Eko-turizmi ticari olmakla beraber bize insanların kendi kurdukları toksik kafeslerden ne kadar kaçmak istediklerini sanki anlatmaktadır.

Sürdürülebilirlik, yapılarımıza su, elektrik, ısıtma, soğutma, havalandırma, internet, vs... hizmetlerini götürmek için harcanan para olarak, ya da insanların bizim yaptığımız binalarda vakit geçirmelerini sağlamak olarak düşünülmemeli sadece. Sürdürülebilirlik, küresel harekete katkıda bulunmak adına yerel boyutta yapabileceğimiz şeyleri temsil eder. Küresel ısınma, yiyecek ve su kıtlığı, tarımın, ilaçlama ve "iyileştirilmiş" sebze ve meyve adına, genetik oynama ile bozulması gibi küresel boyutta çok daha ciddi problemler vardır.

Hoşlansak da hoşlanmasak da, ne yediğimize, ne giydiğimize, içtiğimiz suya ve hatta soluduğumuz havaya dikkat etmeliyiz. Kendimiz dikkat etmez isek, kim dikkat edecek?

Daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam istiyor musunuz? O halde çevrenize katkıda bulunmak adına bir adım atın!

Konu hakkında daha fazla bilgilenmek için okuyunuz:
Sürdürülebilirlik
Sustainable ABC
CTBUH Sürdürülebilirlik Bil Bankası

14 Mayıs 2009

Geri dönüştürülmüş plastik şişeler ve aydınlatma

geri dönüşümlü aydınlatma elemanları Bütün o geri dönüşümü olmayan plastik şişeler ile ne yapmalı? İngiltere'de Eco Art & Design'dan Sarah Turner yaratıcılığını kullanarak hem kullanışlı bir tasarım objesi yaratmış hem de geri dönüşümü olmayan plastik konusuna dikkat çekmiştir. Sarah Turner, bu konudaki yorumları şöyle:
"İngiltere'de plastik içecek şişelerinin geri dönüşüm oranının sadece %5.5 olduğu tahmin edilmektedir. Bundan dolayı bu tasarımlardaki amaç bu şişelerle yaratıcı birşeyler oluşturmak ve atık alanlarına bunlardan daha az sayıda gitmesini sağlamaktır."
Ve bunun üzerine iç mekanlarımızda sergilemekten gurur duyacağımız çok hoş dekorasyon objeleri tasarlamıştır.
Bu tasarıma Innovation Nation Competition 2009'da ikincilik ödülü verilmiştir.

Daha fazla bilgi için:
Sarah Turner, Eco Art & Design